top of page

BİR AYRILIK GÜNLÜĞÜ *2

  • Yazarın fotoğrafı: Firari
    Firari
  • 18 Mar 2020
  • 2 dakikada okunur

25.10.2014



Bugün, pencereme doğan hüzünlü gün ışığının sağır edici sessizliği ile uyandım. Biraz daha farklı artık her şey, biraz daha kırık, biraz daha solgun, biraz daha acımasız. Yıpranmış bir sonbaharı yaşıyorum sanki, ömür boyu iz bırakacak. Öylesine gürültülü ki artık her şey... Banyoda akan musluktan, ocakta yanan ateşe kadar, kulaklarımı patlatan, beni her gün biraz daha çıldırtan bir gürültü. Bu evin duvarları bir bir üzerime yıkılırken, boyaların arasında kalan kahkahaların dindiriyor ruhumu. Odadan odaya koşturuyorsun işte, dolaptan çikolataları çalıyorsun, televizyonu içinden çıkılamayack hale getiriyorsun. Gülümseyerek seyrederken günün üç vakti kıyafetlerini değiştirişini, kapının çalan ziliyle kayboluyorsun. Bilmez miyim senin huyunu hınzır, oyun yapıyorsun yine işte. Hele arkadaşlar bir girsin içeri, koltuğun arkasından fırlayıp yine korkutacaksın bizi.

"Nasılsın?" diye sordu Cenk. Bir hıçkırık düğümlendi boğazıma. Kalbimi acıtan rüzgarlar ürkek bir suskunluğu esir etti dudaklarıma. "Neyse, neyse" diye geçiştirirken Cenk, "yanaklarının solgunluğuna bak, kaç günden beri açsın?" diye sözünü kesti Günce. "Bilmiyorum." diye fısıldadım. "3-5, saymadım."

Gözlerimdeki buğuyla önüme konan tabakta ne cisim vardı, ayırt edemedim. Karton gibi sanki her şeyin tadı, haram lokmalar bunlar. Tek lokmadan sonra bıraktım zaten. Olmayacaktı böyle, belki de birinin tesellisi ihtiyacım olan son şeydi şuan. Arkadaşları evden, iyi olmaya çalışacağıma dair söz vererek gönderdim. Kapıyı kapattığım an betonun üstüne yığıldığımı hissettim. Yüksek bir uçurumdan boşluğa atlar gibi, karanlık bir kuyunun dibine sürüklenir gibi, sarp kalelerin surlarından hiçliğe uzanır gibi...

Tam ortasında bir yer ağrıyor göğsümün. Her atışında damarlarıma cam kırıklarını pompalayan, avuçlarımı kan içinde bırakan, hiç dinmeyen bir kalp ağrısı. Şimdi saatin tiktakları, her vuruşunda yüreğimdeki mezarı biraz daha deşen bir kürek, zaman, kanadı kırık bir martının döne döne düştüğü bir yangın. Ben...

Bense simsiyah gecenin tavanında, Azraille ebedi bir yolculuğa çıkmış güneşini arayan yıkık dökük bir anneyim.


Son Yazılar

Hepsini Gör
SANCI

Topuk sesleri karanlığı döverken adımlarını her saniye biraz daha hızlandırıyordu. Hava soğuktu, yüzüne çarpan ayaza karşın siyah, şişme...

 
 
 
TARÇINLI KURABİYELER

Fırından gelen yanık kokusu, apartmanı bir yangın dumanı gibi sararken son dakikada gerçek bir yangını engellercesine fırını kapattım....

 
 
 
BEKLEYİŞ

Gece, tam da göğsünün üstünde derin bir hıçkırık gibi nefesleniyor, boğazından dilinin ucuna zerk eden bir hırıltıda kendi sessizliğini...

 
 
 

コメント


Post: Blog2_Post
  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn

©2018 by GençKalem. Proudly created with Wix.com

bottom of page